İslamiyet, Surinam topraklarına ilk kez Afrika üzerinden gelir. Hollanda, 17. yüzyılda, kolonilerinde çalıştırmak üzere Afrika’nın batı bölgelerinden köleler getirir. İslamiyet de böylece Müslüman kölelerin nur dolu kalplerinde, onlarla beraber Surinam’a, zorunlu ve zorlu bir yolculuğa çıkar. Yolculuk bittiğinde ise İslamiyet, Surinam’ın mavisi ile yeşili arasındaki uyuma, yeni manalar kazandırır.
Afrikalı masumları Surinam’a getirenler, kölelik kaldırılınca yine kendi elleriyle bölgeye zorunlu işçi olarak Müslümanları getirirler. Gelen Müslümanların kalplerindeki nur aynıdır. Fakat yolculuk, başka diyarlardandır. Kimileri Hindistan’dan kimileri Endonezya’dan yola çıkar.
Surinamlı Müslümanların dramatik hikayesi böyle başladı. Dramatik dememizin bir sebebi var elbet. Hollanda kolonileri, o zamanlarda bile kötü şöhrete sahiptir. Şeker kamışı plantasyonlarında zor şartlarda çalıştırılan Afrikalı Müslümanların bir kısmı Hıristiyanlaştırıldı. Kölelikten sonra zorunlu işçi olarak Asya’dan getirilen Müslümanlar, yıllarca sert muamelelere maruz kaldı.
1954 senesinde Surinam’ın özerk bir hale gelmesiyle beraber, Müslümanların hayat şartları gün geçtikçe iyileşmeye başladı. Sonrasında özerklikten bağımsızlığa geçiş ile iyileşme devam etti. Bugün Surinam’da yaşayan Müslümanlar, Asya’dan gelen zorunlu işçilerin torunları. Sömürgeciliğin Surinam’a bıraktığı kara lekelerden biri daha; ne yazık ki buralara iman nurunu ilk getirenlerden yani Afrikalılardan, pek Müslüman kimse kalmamış…
Surinam, Güney Amerika’da en yüksek Müslüman yoğunluğuna sahip olması açıdan nazarları üzerine çekiyor. Böyle olunca Surinam, İslam’ın ziyası ile Latin Amerika Kıtası’nı aydınlatacak bir kapı mesabesinde. Belki de bizim bilmediğimiz ârifler, çoktan oraya ilim ve irfânı götürmüştür.
Ramazan-ı Şerif Surinam Topraklarında Nasıl Yaşanır?
Birlik ve beraberliğin en güzel görüntülerine, Ramazan-ı Şerif günlerinde şahit oluruz. On bir ayın sultanının gelmesiyle, birlikte ibadet etmekte zorlanan Surinam Müslümanları için işler değişir. Her gün olmasa da bazı günler Hintli ve Cavalı Müslümanlar, camileri doldurup beraberce ibadet ederler. Dahası Urduca vaaz edilen Hint camilerinde bile Ramazan-ı Şerif ayında kullanılan dil, Felemenkçe olur.
Surinamlılar, hurma gibi atıştırmalıklarla iftar edip oruçlarını açarlar. Müslümanlar, akşam namazını eda ettikten sonra, bazen evden getirdikleri yemeklerle, bazen de hayırseverlerin verdiği yemeklerle iftarlarını yaparlar. Akabinde yatsı ve teravih namazları, cemaatle ifa edilir.
Ramazan ayının son günlerine gelindiğinde kalpleri bir hüzün sararken bayramın yaklaşmasıyla beraber, kalplerde sürûr neşet eder. Bu sırada gönüllerdeki sürûr ile hüzün, birbirine garkolur, iç içe geçer. Başkent Paramaribo’da bayram sabahı, vakit girince Hintliler, “musalla” dedikleri büyük bir alanda, Endonezyalılar ise büyük bir futbol sahasında namazlarını eda ederler. Afrika asıllı Müslümanlar, bayram namazlarında genelde Endonezyalılara katılır. Bayram namazından sonra, gelenlere yemek, tatlı ve içecek ikramı yapılır.