Dünyanın ilk üniversitesi: Fas Karaviyyin Üniversitesi
Okuma Süresi: 2 dakika

Medeniyetlerin günümüze ulaşan eserleri, onların tarih boyunca nelere değer verdikleri hakkında bize ipuçları verir. Osmanlı’nın sadaka taşları, dönemin yardımlaşma ve kardeşlik hissiyatını anlamamıza yardımcı olur. Fas’ta bulunan Karaviyyin Üniversitesi, UNESCO tarafından tescillenmiş dünyanın ilk üniversitesi. Osmanlı’nın sadaka taşları gibi Fas Karaviyyin Camii de Mağrib-i Aksa medeniyetinin ilme verdiği kıymetin günümüzdeki yansımasıdır desek yanılmayız.

859 senesinde cami olarak inşa edilen bu tarihi yapı, Fas’ın en önemli ilim ve kültür merkezlerinden biridir. Mağrib-i Aksa’nın Fes şehrinde bulunan Karaviyyin Camii’nin kültür merkezi haline gelmesi ise etrafında teşekkül eden medrese ve kütüphaneler sayesinde olur. Endülüs’ün kaybıyla Fas’a gelen birçok âlim de Karaviyyin Medresesi’nde eğitim vermeye başlar. Karaviyyin Medresesi de ilim tahsil etme aşkıyla yanan talebeler için bir cazibe merkezi haline gelir. Ve böylece ilmin Mağrib’deki başkenti halini alır.

Günümüzde ihtişamıyla ziyaretçilerin gözlerini kamaştıran Karaviyyin Medresesi, Fas’taki sömürge döneminin ardından  üniversiteye dönüşür. Seneler içinde Marakeş, Tıtvan ve Agadır şehirlerine de üniversitenin yeni fakülteleri açılır. Karaviyyin Medresesi’nde fıkıh, hadis, tefsir gibi İslami ilimlerin yanında matematik, fizik ve astronomi gibi müspet ilimler de ders olarak verilmeye devam ediyor hâlâ. Medresede bin yılı aşkın süredir eğitim hiç kesintiye uğramaz. Bu nedenle medrese, tarihin her döneminde ilme talip olanların, talebelerin uğrak mekânı olur. İbni Battuta, Eşşerif El İdrisi, İbni Arabi, İbni Haldun, Fas’ın ilim merkezine uğrayanlardan bazıları.

Fas ve Afrika’nın Asırlık Geleneği: Löhlerle Hafızlık

Tarihi üniversite, geleneksel ve modern eğitim sistemlerini beraber kullanmasıyla da ayrıca dikkat çekiyor. Karaviyyin Üniversitesi gibi eğitim müesseselerinin yanında günümüzde sadece geleneksel eğitimi tercih edenler de var. O geleneksel yöntem ise löhlerle yani ahşap levhalarla yapılan hafızlık sistemi. Fas’ta olduğu gibi civar Afrika ülkelerinde de bu geleneksel yöntemle hafızlık eğitimi veren medreseler vardır.

Geleneksel hafızlık eğitiminin devam ettiği bu yerlerde, kömür veya tebeşirle löhlerin üzerine Kur’ân-ı Kerîm âyetlerini yazarlar. Talebeler de ahşap levhalardaki âyet-i kerîmeleri ezberlemeye çalışır. Yazılan âyetler ezberlendikten sonra silinir, yerine yenileri yazılır. Böylelikle Kur’ân-ı Kerîm’in her suresi, her sayfası nakış nakış gönüllere, hafızalara işler.

Fas’tan Avrupa’ya Hafız Seferberliği

Mağribi-i Aksa’da eğitim veren medreseler, okullar senelerce varlığını sürdürdü. Ve hâlâ faaliyetlerine devam ediyor. Buralardan mezun olan ilim neferlerinin attığı adımlar ise giderek daha çok işitilir hale geliyor. Özellikle Ramazan-ı Şerif aylarında Faslı âlim ve hafızların dünyanın çeşitli bölgelerine gitmeleri bunun gözle görünen en güzel örneklerinden.

Her Ramazan-ı Şerîf ayından önce Avrupa’dan ve Amerika’dan gelen talepler, Fas’ın resmi kanalları aracılığı ile değerlendirmeye alınıyor. Fas’tan gönderilecek hafızların sayıları ise ülkelerdeki Faslı nüfusa göre belirleniyor. En çok Faslı Müslümanın bulunduğu Fransa, İspanya, Hollanda gibi ülkeler de listenin başını çekiyor.

Faslı hafızlar, gittikleri yerlere Ramazan-ı Şerîf ayının manevi iklimini de her sene yanlarında götürüyorlar. Görev aldıkları kurumlarda Ramazan-ı Şerif günlerinde namazlar kıldırıyor, dersler veriyor, Kur’an-ı Kerim tilavet ediyorlar. Ramazan-ı Şerif Avrupa’daki Müslümanlardan memnun ayrılsın diye yirmi yılı aşkın süredir seferber oluyorlar. Yüzyıllar önce Ukbe b. Nafi’nin (r.a.), Mağrib için yaptığını Faslılar her yıl Avrupa için yapıyor. Yani oraların manevi fethi için bir serhatten başka bir serhatte kürek çekiyor, gemileri yakıyorlar…